19 Şub 2011

Pele vs Sezer


Maçta son dakikalar. Serbest vuruş kazanıyor Es Es. Sonra kimse beklemezken Sezer Pele'den topu almaya çalışıyor. Pele vermeyince ittiriyor, kaktırıyor, sağına geçiyor olmuyor, soluna geçiyor olmuyor, derken oyuncular araya giriyor daha da uzamadan. Yakın bir yerde değil. Pele kaleye vuruyor Es Es'in galibiyet golü geliyor. Son dakika olduğu için bütün herkes sevincinden çıldırmış, Sezer Öztürk hariç. Takip ettiğim beyendiğim bir oyuncudur Manisa'dan itibaren. Ama böyle olduğunu hiç bilmiyordum. Hırsından gole sevinmediği yetmediği gibi maç sonundaki bu olay hakkında da cevabıyla kimi kandiracaksa? Şöyle demiş: "Kendi performansımdan dolayı çok üzgündüm, sıfır katkım oldu. Frikikte anlaşmazlık oldu ama bunlar olabilecek şeyler. Frikik organizasyonu yapacaktık, hafta için çalışmıştık." Orginazasyon yapıcaksın tamam anladık da hiç öyle bir havan yokmuş açıkcası. Eskişehirspor da frikikler kime ait bilmiyorum ama adam hissetmişse vermek lazım. Hakan Şükür bile Hagi sahadayken frikik attığını bilirim ben. Hatta Kezman vs Alex diyeyim ben siz anlayın.

Buradan videoya ulaşabilirsiniz.

16 Şub 2011

Arsen(al) Wenger-Barcelona


Öncelikle futbolun her türlü oyununu iyi yapan Wenger maça oyuncularını iyi hazırlamış, barcelonayı gevşetmiştir. Bir kere her 2 devreye de iyi başladı Arsenal. Bu bir tesadüf olamaz. Maçtan önceki açıklamalarla Barca yı övdü övdü şimdi de biz o takımı yendik dedi. Yaptığı değişiklikler de maçı çözdürdü takımına. Şunu soktu olarak değil. Çünkü giren oyuncunun vasfı değildi önemli olan. Kötü giden kaderi değiştirmekti. Bentner ne yaptı? Hiç. İyi oynayanlarla kötü oynayanların arasındaki farkı ayırmasını bildi. Burası öenmli. Takımın gol atan oyuncusunu çıkarmadı ya. Onu yapan da var ve sonucunu da aldi kalesinde goller görerek pozisyon bulmakta zorlanarak, bulduklarında sonuçsuz kalarak.

Gelelim müthiş 90 dk'ya. Bunda Arsenal'in payı büyük, açık bir futbol oynadılar. Gerçeği açık oynadılar diye spikerlerden duymadıkları laf kalmadı ama ödülünü de aldılar. Defans çizgisini ceza sahasında kuran Mourinho daha iyiydi? Ona da sövdüydünüz zamanında buna da sövdünüz. Futbolu katletmek istemediler. İlk dakikalarda her 2 tarafta pozisyonlar buldu. Baskılı oynayan Arsenal olsa da gole yakın olan Barca ydı ki gölü de buldular Villa ile Messi'nin ince pası ile. Sonrasın Barca şovu başladı. Durdukmak imkansız. Alınan hazı anlatmak imkansız. Buna karşılık cılız ataklarları vardı Arsenal'in. Öyle ki artık onlar birer yıldız değillermiş gibi yerden yere vuruldular. Fabregas şikeci oldu, Persie basit oldu, Nasri korkak, Wenger kör, vs...

2. yarıya da baskılı başladı Gunners. Pozisyon bulamadı, kaleye gidemedi. Gol olacakmış gibi gelmedi hiç. Tehlike bir tek pozisyon olma olasılığıydı. Barca Alves ile etkili olmaya çalıştı. Zaman zaman Maxwell ile geldi. Pedro yok, İniesta yok sahda sanki. Abidal harikalar yaratıyordu. İlk oyuncu değişikliği ile şok yaşadık. Pedro değilde Villa çıkmıştı. Wenger bir kez daha müdahale edip gol havası oluşturma niyetindeykeni Guardiola iyi giden takımın iyi oyuncusunu, gole en yakın oyuncusunu çıkarıyordu ki Messi bu kadar kötüyken Villa nasıl çıkar anlamadık. Orta saha Keita ile kalabalıklastı ama bu onlara yaramadı. Barca Barca gibi olamadı. Hani bizim basit, defans arkasına koşu yapamayan Van Persie hem kaçtı hem de 0'dan golünü attı. Kaleci hatası orası ayrı. Hata olmasa gol olmaz zaten. Havaya girdi Arsenal ki 4 dk sonra şikeci Fabregas çok güzel bir pasla Nasri'yi kaçırdı. Nasri, zeki, doğru adamı bulmak için bekledi. O da, Arshavin, golü yazdı. Tüyler diken diken. Olmazdı ama oldu. Maçı kazandılar.


Barcelona maçı kazanmamak için neler yaptı?
*Pedro'yu sahada tuttu.
*Villa'yı çıkardı.
*Klasik dünyanın 1 no'lu takımının dizilimini bozu.
*Maç başına 3 gol gibi bir gol makinesinin hucüm yapması kısıtlandı.
*Pedro hala sahadaydı. Alves hala tek başına sağ çizgide.
*Affelay (iyi oyuncudur) transferi yapıldı ki 3lü orta sahada en iyi 6. oyuncu olarak. Buraya Fabregas'ında alınacağı düşünülürse ..


Arsenal kazanmak için neler yaptı?
*Maç öncesi gerekli atmosfer neyse o yapılmaya çalışıldı.
*Çıkan isimlerin maç içi performanslarının kötülüğü iyi sezildi.
*Futbolu katletmeden, mecburen defans yaptı, hucüm yapabildikçe yaptı (karşıdaki Barca olunca ne kadar yapılabilirse). Kontra ataklardan gol bulması mecburi defansın ürünü oldu.

Wilshere'a da değinmemek olmaz. Fizik olarak kuvetli, 2li mücadelelerde başarılı, kondisyonu yüksek, pozisyon almasını gayet iyi, oyunu okuması normalin üstünde kaç tane 19 yaşında oyuncu var ki bu adamı herkesten ayırmayalım? Şu haliyle bile mevkisinin en iyilerinden. Arsenalin ne kadar öenmli atağı varsa nerdeyse hepside vardı direk veya dolaylı yoldan. Sakatlıklarla tanışmazsa futbola renk getirenlerden olacağı kesin.

Not: Barcelonalı oyuncuların maç başlamadan Fabregas'a olan ilgileri güzel görüntülerdendi. Her futbolcu onu bu takımda görmek istiyordu adeta. Dahası maç içinde kardeşini tanımazsın ama Fabregas ile olan dialogları bile farklıydı.

Milan 1-0 Tottenham


Bale'in eksikliği ve son haftada güzel oyunla alınan farklı galibiyet Milan'ın favori gösteriyordu ama bana göre tam bir beraberlik maçıydı. Maçın ilk yarısı bu savı destekliyordu. Milan'ın 2. yarıdaki baskısı gölü getirdi diyebiliriz. Yediği bir kontra da gölü gördü kalesinde. Lennon topu iyi sürüp çalımını basıyor üstüne, Crouch sadece atmak kalıyor dk 80'de. Skoru da korumayı becerince White Hart Lane'de avantajlı olan taraf olacak.




*Maça damgasını vuran isim Gattuso diye geçiyor. Hırs küpü bu adam dayanamayıp eski Milan'lı Tottenham yar. antrenörünün boğazını sıkma, vs. gibi taşkınlıklar yapmış. Nesta yapsa şaşardık.

14 Şub 2011

Savaş mı Kutlama mı?

Bu görüntü Hırvatistan'dan. 100. yılını kutlayan Hajdut Split taraftarlarının orjinal bir meşale şovu. Hayran olmamak elde değil.

Hajduk Split kim mi?
*Hajduk Split Dalmaçya bölgesinin en önemli şehri olan Split şehrinde 13 Şubat 1911 tarihinde bir barda kurulmuştur. Prag'ın iki takımı Sparta Prag ve Slavia Prag arasında oynanan bir futbol maçını izledikten sonra bir barda toplanan Splitli birkaç genç, bir futbol takımı kurmaya karar verirler ve Osmanlılar'a karşı mücadele vermiş olan Hırvat haydutları demek olan "Hajduk" adını benimserler.

1970'li yıllarında altın çağını yaşayan ve ülkesinin en başarılı kulüplerinde olan Hajduk Split, Avrupa Kupaları'nda üç kez en sonu 1995 yılında olmak üzere Avrupua Şampiyon Kulüpler Kupası ve UEFA Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale kadar çıktı. Ayrıca 1973'de Kupa Galipleri Kupası'nda ve 1984'de UEFA Kupası'nda yarı finali gördü.

12 Şub 2011

Olacak iş mi?

*Bir hafta önce iyi futbolla ümitlenmişsin, bir beklentiye sokmuşsun taraftarı olmadık bir golle yeniliyorsun bu olacak iş mi? Yenil bakalım taraftarın seni yine de sever ne de olsa.

*Tamam savaşması iyi bir özellik ama baskı var sonuç yok. Gaziantep kötü takım değil tamam ama ona yaptığın presten sonuç alamıyosan ne anladım pres yapmaktan? Bakıyorum 2 kişi basıyor, 3. bakıyor, onun tutması gereken adama top gidiyor, basan kişi ellerini yana açıyor, 3.cüsü bu sefer koşuyor nolcaksa? Bi tanesi de hep koşuyor. Burdan koca bir "NO COMMENT" ona.

*Kaleci, kaleci, kaleci...

*Pas trafiği fena değil hatta iyi.

*Anıl fizik olarak gelişmiş sanki. Umarım Aydın'ın yolundan gitmez. Emre'ye de benzemesin. Bir adım da olsa ileri gitmek lazım ne de olsa.

*Kewell olsun çiçek olsun, umut olsun, güzel olsun.

*Gelişi olay olan ve geldikten sonra "saçma sapan 2. lig yöneticilerinin" karalamaya çalıştıkları oyuncuların en etkili silahlarımız olması ne garip öyle değil mi? Aa bir de Arda vardı yerden yere vurdukları. Yalan, dolan mucidleri sizi. Haksızlık etmeyin sevdikleri de var onların. Bknz Emenike, Karcemaskas (kötü diye demiyorum) anlayana.


*Söyledim size Baros bu takımda 11'e bile giremez! Gol atmak gibi bir hata yapar belki.

*Stancu azmini anlıyorum ama defansa gelip bizim ceza sahasında savunma yapma be hacı. Forvet diye aldık seni. Tamam tamam bi dahaki maça sol çizgi sadece senin olmasın. Sol bek koyarız arkana rahat rahat çıkarsın hücüma.

*Kilit açıcak bir adam var dediler gören oldu mu? Aa o çok suçlu olduğundan kadro dışı kalmış. Bizim disiplinsiz oyuncuyla işimiz olmaz ne de olsa. Çok da disiplinsizdir bilmezsiniz siz.

*Kaybedeceğin bişeyin yoksa neden korkmak korkansın? Halsiyet mi? Onu zaten kaybettin.

Bir yandan da diyorum ki iyi oldu kupada yeneriz belki. Sürekli yenilip duracak halimiz yok ya??

G.Antep 1-0 Gs

Maçın özeti; çekişmeli, 2li mücadele yoğun, pozisyon yok (olanda gol oldu)..

Galatasaray adına Stancu iyi. Ayağındaki topları olumlu kullanıyor. Önde olduğundan kaynaklı olsa gerek geride karşılayan bir Antep var sahada. Popov etkili oynuyor. Gol olacaksa Antep atar. Kaleci yok zaten kalede ne de olsa.

7 Şub 2011

İsim mi Futbol mu?

Öncelikle şunu belirteyim Galatasaray iyi yönetilmiyor. Ama şu var; akşam tv de, sabah her yerde denildiği şekilde değil. Yok efendim Stancu şu fiyata alınmış, bu fiyata falanca takım almamış. Bakın Galatasaray dolandırılmış olabilir, üzerinde çeşitli senaryolar kuruluyor olabilir. Eğer böyleyse yönetim gerekli olanı tez elden yapmalı (yapmıyorlar o ayrı mevzu).

Biz gelelim işin görünen kısmına. "Elano alınmış 7 milyon kusur dolara. Stancu nasıl 5 e alınır?" deniyor. Peki bende soruyorum Elano naptı bugüne kadar? 7 milyonluk bir şey hissettirdi mi? Hayır. E 3 milyonlu bişi hissetirdi mi? Hayır. Aldığımız x oyuncusu bize 3 milyonu oyunu ile ve kumaşı ile de asgari 5 milyonu hissettirdi mi? Evet. Değer vermeyi geçtim takıma faydalı oluyor. Yani isme verilen para oyuna, yarara verilen paradan daha mı mübah? Değil tabiki. Onu bunu bilmem. Eğer faydalı olacaksa 5-7 milyon farketmez. Bizi heyecanlandırsın yeter ki. Kaldı ki 2 maçtır bunu becerebiliyor. Başka bir beklenti varsa söyleyin bilelim.

Heyecan demişken Culio geldi aklıma. Ofansif özellikleri olan savaşçı orta saha özlemi çekiyorduk ya sonunda biticek galiba özlem. Sahada yaptıkları hoşuma gidiyor. Topu olumlu kullanıyor, koşuyor, şut atıyor, topla gidebiliyor. Orta sahanın her yerinde kullanılabiliyor. Daha ne olsun ki?

Bir konu daha var ki değinmek gerek. Misimovic ... Yapılanlar haksızlık. Kazanılması gerekir. Bu adam naptı sanki. Disiplinsizlik mi, gece hayatı mı, yıldız kaprisi mi? Hiç biri. Oynamamışmış. Kim oynadı sanki? Sarp mı, Balta mı, Barış mı, aydın mı, serdar özkan mı? Daha da ileri gidicek olursam Baros mu, Arda mı? Hepsi kadro dışı kalsın o zaman. Başka bir olay var. Yakında çıkar kokusu. Eğer gönderilemez ve affedilirse şaşırmayın.

Bu arada Kewell la her şey çok farklı.

2 Şub 2011

Ara transfer döneminin ardından

Gelenler:
#87 Robinson Zapata:
Söylenecek pek fazla şey yok. Daha iyi bir kaleci alınabilirdi. Bence yabancı kontenjanını doldurmayı gerektirecek kalitede değil. Umarım beni yanıltır. Belki de Romero isminden sonra Zapata'ya bu kadar ön yargılı yaklaşıyorum. Hayırlısı olsun...
***
Doğum Tarihi: 30 Eylül 1978
Geldiği Takım: Steaua Bükreş
Transfer Bedeli: Bedelsiz


#25 Yekta Kurtuluş:
Baba Gündüz “Galatasaray bir his takımıdır. Renklerine aşık birbirlerine seven futbolcuların takımıdır." derken Yekta gibi renklerine aşık olanları kastetmiştir herhalde. Gerçek bir Galatasaraylı. İddialara köre kombine sahibi, eşine evlenme teklifini "Çıldırın" müziği eşliğinde eden, Galatasaray'a gol attığında sevinemeyen, Hagi futbolu bıraktığında ağlayan... Galatasaray için transfer döneminin en büyük kazancı. Sadece Galatasaraylılığı ile değil oynadığı futbolla da çok önemli bir futbolcu. Ayhan, Barış ve Mustafa Sarp'ın görev yaptığı orta saha için bir iki gömlek üstün. Tek temennim Yekta'nın kanatlarda değil orta sahanın ortasında görev yapması. Zaten üzerine düşeni yapacaktır.
***
Doğum Tarihi: 11 Aralık 1985
Geldiği Takım: Kasımpaşa
Transfer Bedeli: 3.750.000 €


#27 Juan Emmanuel Culio:
Herhalde hiç kimse Culio ismini duyunca memnun olmamıştır. Açıkçası ben olmadım. Kendisi hakkında bilgim yoktu. Biraz araştırdım. 19 yaşında futbola başlamış, daha öncesinde inşaat işçiliği yapıyormuş, CL maçında Roma'ya 2 gol atmış... "Bi cacık olmaz. Hagi'nin listesindeki en ucuz futbolcudur Sezgin de almıştır." dedim. Ama kendisi Beypazarı Şekerspor ve ondan sonraki maçlarda oynadığı futbolla beni göt etmeyi başardı. İnşallah bu oyununu sürdürür...
***
Doğum Tarihi: 30 Ağustos 1983
Geldiği Takım: Cluj
Transfer Bedeli: 2.000.000 €


#80 Kazım Kazım:
İlk defa bir transfere bu kadar sinirlendim. Kazım'ın oynadığı futbol ne olursa olsun fikrim değişmeyecek. Transfer hakkında daha önce bir şeyler yazmıştım. Tekrarlamaya gerek yok.
***
Doğum Tarihi: 26 Ağustos 1986
Geldiği Takım: Fenerbahçe
Transfer Bedeli: Bedelsiz


#28 Bogdan Stancu:
İki sezondur forvet konusunda çok sıkıntı çektik. Ama Stancu ilaç gibi gelecek. Son vuruşlarda Baros kadar etkili olmasa da, topu aldığı zaman rakip kaleye dikine giden, hızlı, adam eksiltebilen bir oyuncu. Çok yerinde bir transfer. Sivas maçında da görev aldığı sürede kumaşını belli etti. Takıma adapte olduğunda hücumdaki en etkili silahımız olacaktır.
***
Doğum Tarihi: 28 Haziran 1987
Geldiği Takım: Steaua Bükreş
Transfer Bedeli: 5.000.000 €


Gidenler:
Ali Turan -> Antalyaspor
Musa Çağıran -> Konyaspor (Kiralık)
Serdar Özkan -> Ankaragücü
Mehmet Batdal -> Konyaspor (Kiralık)